Sinoplu Diyojen ve Mutluluk Felsefesi

Mustafa Özkan
4 min readMay 22, 2021

--

Hepimiz hayatımızda en azından bir kere Diyojen’le iligli bir makale duymuşuz okumuşuzdur. O meşhur Büyük İskender’e ‘gölge etme yeter’ diyen sadeciliğin peygamberi evet o küçük Diyojen hakkında biraz konuşalım.

Sinoplu Diyojen Kinizm felsefesinin mihenk taşı olmasıyla bilinir. Nedir bu Kinizm?
Güç,şöhret,para,zenginlik gibi bütün insani hazları/duyguları reddedip her şeyden uzakta sadece kendin için yaşamayı benimseyen bir düşünce biçimidir.Kinizm için başlıca kavramlar;doğa, akıl, kendi kendine yeterlilik ve özgürlüktür.
Diyojen Sinop’ta doğmuştur.Ailesi varlıklıydı parası vardı ama babası yaptığı işte bazı hile hurdaya başvurduğu için Sinop’tan sürüldüler.Atina’ya geldiklerinde ise eski varlıklı hayatları ne yazık ki devam edemiyordu ve sefalet içerisinde yaşamaya başlamışlardı. Belki de Diyojen’i Diyojen yapan bu sefaletti kim bilir?

Fakirlik insanı felsefeye iter. Hiçbir şey sahibi olmayan insan nefsini köreltmeyi öğrenir

Diyojen’den sonra yaşayan bir filozof olan Samosatalı Lucian, Diyojen’in düşüncelerini Diyojen’in ağzından şöyle anlatmıştır:

Her şeyden önce seni bütün lükslerinden arındıracağım. Fakirliği tattıracağım. Üzerine eski püskü bir aba giydireceğim. Sonra seni bir ırgat gibi çalıştıracağım. Ta ki yorgunluktan bayılana kadar. Yerde uyuyacaksın. Sudan başka bir şey içmeyecek ve ne bulursan onu yiyeceksin. Eğer para bulursan, onu denize atmanı söyleyeceğim. Karını, çocuklarını, ülkeni düşünmeyi bırakacaksın, bunların hepsi sana birer saçmalık gibi gelmeye başlayacak. Aileni bırakıp ya mezarlıkta, ya bir kulede ya da bir fıçının içinde yaşamaya başlayacaksın. Böyle bir hayatla inan bana Pers kralından daha mutlu olacaksın. Seni bir işkence tahtasına bağlayacak olsalar bile umursamayacaksın. İnatçı ve kararlı olmalısın. Karşında çıkan kim olursa olsun, aynı şekilde umursamaz davranmalısın. Karşındaki kral da olsa sıradan bir insan da aklından geçeni aynı şekilde söyleyeceksin ki herkesin hayranlığını kazanasın.

Ona göre dünya kötüdür ve birey ondan bağımsız yaşamayı öğrenmelidir. Antik dönemde hemen tüm insanlar tarafından kutsanan Prometheus dahi ona göre cezalandırılması gereken biridir. Çünkü o modern yaşamın tüm yapaylıklarını, kaosunu insanoğluna getirdiği için suç işlemiştir. Tüm bu gelenek ve uygarlık reddiyelerinin yanında; bir insanın, şansın bahşettiği iyi şeylere aldırılmadıkça tüm korkularından kurtulabileceğini de söylemiş ve bu fikir daha sonra Stoacılar tarafından da benimsenmiştir. Fakat onlar Diyojen gibi dünya nimetlerine tamamen yüz çevirme konusunda onun görüşlerini benimsememişlerdir.
Kişilerin en kötü yaşam koşullarında dahi erdemli, hür ve mutlu olabileceğini savunmuştur. İnsanın bu koşullarda bunu başarabilmesini de doğal ve sade bir yaşamı benimsemesine bağlamıştır. Antisthenes’in yaptığı gibi toplum tarafından ‘’uydurulmuş’’ olan aile, hükümet, mülkiyet ve yasalar gibi birçok kavramı reddetmiştir. Platon’un da ‘’İdeal Devlet’’ öğretisinde yer alan erkek ve kadınların tek bir eşe bağlı kalmaması, çocukların tüm toplumun sorumluluğunda olması gerektiği anlayışını savunmuştur.

Sol tarafta Diyojen elinde bir fenerle gündüz vakti Atina sokaklarında gezerek ‘bir adam arıyorum’ gibi iğleneyici ve bir o kadarda aşağılayıcı şekilde Atina sokaklarında gezerken tasvir edilmiştir.

Diyojen, bilgiye insanı erdemli olmasına yardımcı olduğunu düşündüğü için değer vermektedir. Erdemin en büyük getirisi, kişinin tam olarak özgür olabilmesine yardımcı olmasıdır. Diyojen toplumun bütün gelenek ve değerlerine, insanın özgürlüğünü kısıtlaması ve erdeme ulaşmasını engellemesi bakımından karşı çıkmaktadır. Bu bağlamda, o bütün eşyaların kullanımına ve mülkiyete karşı çıkarak, yalın bir şekilde yaşamayı tercih etmektedir. Kişi ancak doğayla uyumlu bir şekilde yaşayabildiği sürece erdemli ve özgür bir şekilde yaşayabilecektir.
Diyojen’in uzun yıllar yaşadığı ve doksanlı yaşlarını gördüğü düşünülmektedir. Ancak, Diyojen’in ölümünün nedenine ilişkin, diğer birçok konuda olduğu gibi farklı görüşler vardır. Muhtemel ölüm nedenlerinden birisi kendi isteğiyle nefesini tutup hayatına son vermesidir. Diğer bir yorum ise Kinik yaşam tarzına uygun olarak, Diyojen’in ahtapotu en doğal şekliyle pişirmeden yemesi üzerine zehirlenip öldüğüdür. Ölüm nedenine ilişkin son görüş ise ahtapotu köpeğin önüne yem olarak koyarken köpeğin bacağını ısırması ve almış olduğu yara neticesinde ölmüş olmasıdır. Sonuç olarak, ölümüne ilişkin nedenler farklılık gösterse de, Diyojen’in geç yaşında öldüğü bilinmektedir.

  • Diyojen Sokrates’in deli hali diye tanınır/tasvir edilir.
  • Diyojen insanlar için en önemli şeyin Konuşma Özgürlüğü olduğunu söylemiştir.
  • Diyojen içecek olarak yalnızca su içmektedir.
  • Bir rivayete göre Diyojen Büyük İskender’in benden ne dilersen dile teklifine gölge etme yeter demiştir.
  • Diyojen’e göre refah, nezaket, güzel sanatlar ve bilim, cezalandırılmaları gereken fazlalıklardır; zenginlik, asalet ve onur, iğrenilecek şeylerdir.
  • Diyojen’e göre din ve kanunlar, politikanın icatlarıdır.
  • Diyojen’e göre evlenme ve mülkiyet kaldırılması gereken fazlalıklardır. Zira doğa hükümetinde her şey ortaklaşadır: servet, kadınlar, çocuklar.
  • Diyojen’e, felsefenin ne yararını gördüğü sorulunca, “Her şey bir yana, talihin cilvelerine karşı hazırlıklı olmayı öğrendim.” demiştir.
  • Diyojen’e, “Dünyada en fena hal nedir?” diye sordular. “Hem ihtiyar hem fakir olmaktır.” demiştir.
  • Birisi, “Adam ne vakit evlenmeli?” diye sordu. “Genç ise, henüz evlenme zamanı gelmemiştir. İhtiyar ise, vakti geçmiştir.” demiştir.
  • Diyojen bir gün sokakta oturmuş ekmek yiyordu. Gelip geçenler başına toplandılar; kendisine “köpek” dediler. Diyojen, “Köpek sizsiniz ki, ekmek yemekte olan bir adamın etrafını alıyorsunuz.” demiştir.

Yani Diyojen garip bir adamdır arkadaşlar ama iz bırakmış ve bireyciliğin bize güzel bir örneğini bırakmıştır.
Sevgiyle kalın..

--

--